gülümseten diyaloglar

duyulduğu zaman istemsizce insanın yüzünde gülümseme oluşturan bazen hunharca kahkahalara boğdurabilen konuşmalar. edit : metro,otobüs gibi toplu taşıma araçlarında çok kulak misafiri bu konuşmalara oldum.

bu gün bizim mahallenin 2 tane çocuğu top oynuyordu ve oradan geçerken aralarındaki şu konuşmayı duydum ; "messi ve ronalda arkadaş gibiler birbirlerine gol atmıyorlar" ulan ne kadar masumlar be dünyanın pisliğinden haberleri yok böyle kalsınlar.

sim kart değişimi için türk telekom bayiine gittim bugün.kolay kolay işim düşmez ben de pek bilmem gerekli şeyleri. neyse müşteri temsilcisi sıralıyor soruları.yok kimlik no yok seri numarası yok ne bileyim ebesinin nikahı falan derken kimlik faslı bitti. ya da ben öyle sanmışım kısa bir aradan sonra 'dayının soyadı ne?' dedi. trollüyo sandım, bi süre boş boş baktım. dayım ne alaka dedim. 'bizim kitapta işe ana bacı karıştırılmaz kardeşim' dedi. şöyle bi durdum düşünüyorum ne diyo bu denyo diye. geçen 5-10 saniyede benim jeton yuvarlandı. meğerse annemin kızlık soyadını soruyormuş.

kafa kafaya vermiş altı yedi yaşlarındaki iki velet arasında yaşanan diyalog: -biliyo musun geçen gün avluda oynarken prezervatif buldum. +avlu ne len?

bugun yol üstündeyken camiye girip vakit çıkmadan namazı kılayım dedim. (ezan vakti de değil) neyse cami çıkışı 7-8 yaşlarında bi çocuk fark ettim. zaten fazla kişi yoktu cemaat çoktan kılmış. baktım çocuğun yanında bi yetişkin de yok. ulan aklıma takıldı dedim niye gelmiş bu böyle sonuçta o yaşta bu bilinç çok görülür bişe değil. biraz alaycı tavırla sordum sataşmak için; "yaşıtların top oynarken burda ne işin var" diye sordum. çocuk bi afalladı faalan. heralde bu denya ne konusuyor diye iç geçirdi.. yumuşattım hemen; "çok hoşuma gitti" dedim. çocuğun cevabı beni gülümsetti ve bir o kadar düşündürdü. "allah'ın beni sevmesi için" ne güzel ve net anlattı be... ne cennet için ne cehennes korkusu vs. o yaşta bir çoğuna bu bilinci aşılayandan da allah razı olsun. yok allah çarpar yok bilmem ne diye korkutmamak lazım bebelerimizi :)

6 yaşındaki kardeşimin sabahları uyanınca "bugün günlerden ne abicim ?" diye sorup, hangi yanıtı verirsem vereyim "yuppiii" diye bağırıp evin içinde bi yerlere doğru koşması. sırf günlerden çarşamba diye mutlu olmak nasıl temiz bir kafanın ürünü diye ben de mutlu oluyorum. küçük şeylere sevinmek ailede genetikse demek..

10 yaşındaki kardeşimin anlattığı üzücü olaylara gerektiği gibi tepki vermemem üzerine "sen bu kadar duygusuz değildin" cümlesi

okuldan eve gidiyorum yorgun argın. iki küçük kız koşarak geldi yanıma ellerinde birkaç çiçek, abla sen çok güzelsin deyip verdiler çiçekleri. yemin ediyorum en ala iltifat bile bu kadar iyi hissettirmez.

-anne yeni gezegen bulmuşlar -nerde bulmuşlar, yerin altını mı kazmışlar

okuldan eve gidiyorum yorgun argın. iki küçük kız koşarak geldi yanıma ellerinde birkaç bok böceği, abi sen çok tipsizsin deyip verdiler böcekleri. yemin ediyorum en ala hakarat bile bu kadar kötü hissettirmez.

küçük kuzenimin halama beni gösterip anne bende büyüdüğümde o kadar çirkin olurmuyum demesi. ben böyle tatlı hakaret başka almadım

-nine dedem sana hiç çiçek alırmıydı? -onun bana aldığı fistanlarin hepsi çiçekliydi

anne:söyle niye yaptın? (bkz: ki ben bunu sık sık yaşarım) çocuk:ama anne... anne:sus bana cevap verme

yoldan geçerken kilo tartan çocukların abla tartıyım mı deyip benim yok canım deyince ama güzellere bedava demesidir hep parçalar içimi,daha sonra öğrendim herkese öyle diyorlarmış

4 gün önce çok sevdiğim kız arkadaşımdan ayrıldım ve küçük yeğenim üzgün gördüğün de beni,üzüntünden biraz da bana verir misin abi dedi,neden üzülmek istiyorsun sen dedim bak ben yeterince üzülüyorum dedim,üzülücek şeylerimiz olunca büyümüş oluyoruz ve bende büyümek istiyorum dedi :)

-baba sen büyüyünce ne olmak istiyorsun? babasını çok iyi işi var bide :) (5 yaşlı çocuğun masum sorusu)

4 yaşında ki öğrencim; öğretmenim sen büyüyünce ne olacaksın diye sordu ne olmalıyım sence dedim beraber polis olabiliriz ama dur benim babamın çok parası var bence bizde perdeci olalım hem çok paran olursa seninde bizim gibi büyük araban olur bizi gezmeye götürürsün demesinden sonra tüm sınıfın bacaklarıma sarıla sarıla öğretmenim nolur büyünce perdeci ol diye yalvarması:))

kız arkadaşım üniversitenin anaokulunda çalışıyor. öğrencisi gelmiş ben ingilizce biliyorum demiş. benimki de ne biliyorsun söyle bakalım demiş. çocuk fuck you demiş skskskşssnznzm sonra benimki o ne demek biliyor musun demiş çocuk da çok net bir şekilde sikim demiş dkslslşsksnzm

16 tl'lik alışveriş yaptıktan sonra 20 lira uzattım. -1 liran var mı? +maalesef -artık 4 tane 1 liran var . yine bekleriz. günü güzelleştiren şeyler bunlar.

bi kaç hafta önce şuan vazgeçmeye çalıştığım sevdiğim bey ile yaşadım,sizi gülümsetir bilemem ama beni gülümsetti o (o) ben (b) b-şekerci mi baban senin? o- evet *sessizlik* b-baban mobilya işiyle uğraşıyodu di mi ? o-evet b-o yüzden mi böyle odunsun? *değişik bakışlar,gülmemek için kendini zor tutmalar* o-bilmem ve perde...

f= flörtüm b= ben f: ya sen çok sakinsin b: evet. çok coolum. f: evvett çok tatlısınnn bundan sonra bakirlik yeminim bozuluyordu allah korudu.

+adın ne -memduh, senin +sanane aq evladı

malum pazartesi sendromu. dolmuşa bindim, parayı uzatıcam önümde yaşlı bir teyze var 60+. tam o hani bir an var ya parayı uzatmak için yapılan hamle heh işte tam o an. " abla rica etsem bir öğrenci uzatır mısınız ? " dedim. ama görmelisiniz nasıl hoşuna gitti kendini de baya genç hissettim. sonra para üstünü uzatırken. " abla eşarbınız çok güzelmiş nerden aldınız ? " dedim. kadın anlattı işte biraz ama emin ki uzun zamandır öyle mutlu olduğunu düşünmüyorum. o kadar içten ve severek yanıtladı ki görmeliydiniz. ve ayrılık vakti deldiğinde "oğlum iyi dersler " dedi. bende iyi günler abla dediğimde yüzünde hala o güzel gülümsemesi vardı. (bkz: bazı kahramanlar pelerin takmaz)

iki tane ilkokul 3 bebesi. bi vasıtayla "ödevlerine yardımcı olur musunuz?" ricasıyla gönderilmişler. - ne istiyorsunuz bakalım siz şimdi. - örtmen dedi ki; güneş sistemiyle ilgili resim. - tamam çıkaralım. - bilgi. - yazdırırız şimdi. - bi de şiir. - (tüm büro) ahahahhaaa, güneş sistemiyle ilgili şiir olur mu çocuum ya? - (çok ciddi) örtmen istedi, vardır. yoksa yazıcaz mecbur bi dörtlük en azıdan. misal "plüton'un acısı"

bugün kardesimle aramda geçen diyalog. ( 4 yaşında ) k: abla allah beni çarpar mi ? b: yok ablacim allah herkesi seviyor seni de carpmaz. k: hirsizlarida mi carpmaz b: evet kimseyi carpmaz k: yok yok allah hırsızları çarpar onlar eşya çalıyor çünkü.

şuan trendeyim. yanıma yiyecek bişeyler almıştım. az önce de bir kız çocuğu oturdu yanımdaki koltuğa. uzattım ona da ister misin dedim önce bi yok dedi. çocuk bu yani istemez mi utandı heralde dedim. ısrar ettim bende, sonra tam almak için uzanırken çekingen bir şekilde, "ama kardeşime de alabilir miyim şurda oturuyor o da?" :) tabi alabilirsin dedim . allahtan iki tane kalmıştı da tam denk geldi. üçüncü bir kardeşi olsa üzülecekti çünkü. küçük çocukların kardeşlerini düşünmeleri çok tatlı bi olay değil mi ya. aklıma hep abimle küçüklüğümüz geliyor benim. sabah sabah gülümsettin. allah iyiliğini versin çocuk. :)

ana : ama büyük pastayi kendine aldin.. oğul : eee? ana : ama ben büyügünü sana verir, kücügünü kendime alirdim.. oğul: e öyle yaptim..

abi bir tamirat işi ile uğraşmaktadır. - abi ya o öyle olur mu. alttan ittireceksin. - hsss - ya abi bırak allahaşkına, o tornavidayla olmaz o, şununla yapsana. - (dayanamaz işi bırakır) bak bigün dükkandayım. saat tamir ediyor rahmetli ustam. ben de omuzundan bakıyorum. dedim ki "usta şunu şöyle yap, bunu böyle yap", usta elindeki işi bıraktı, bana döndü, anlatmaya başladı: birgün devenin biri coşkun akan bir ırmağın kenarına gelmiş, maksadı karşıya geçmek. suya girmiş, yürümeye başlamış. biraz açılınca akıntıdan ayakları yerden kesilir gibi olmuş. o esnada korkudan biraz kaçırmış. deve bakmış ki boku suda batıp çıkıyor, girdaplara gire çıka, döne döne uzaklaşıyor, içinden geçirmiş. "işe bak yahu, sıçtığım bok bana yüzme öğretiyor." -tısss

(#2048184) Çok sevimliler. mütevazi ve nezaket sahibi insanların sohbetlerine bayılıyorum.

bugün asistanımla yaşadığımdır... (arka fonda çalan şarkının solisti için) + kendime kadar - asistanı + ses tonu ve yorumun güzelliğine bakar mısın= ben bu çocuğa platonik aşık olmuş olabilirim. - aman kendime kadar hanım/bey hiç gerek yok şimdi durduk yere aşk acısı çekmeye. + prensip olarak aşk acısı çekmiyorum. - o niye? + içinde mantık barındırmayan şeylerle ilgilenmiyorum. - hee iyiymiş. gerçi siz aşk acısı çekmeye de vakit bulamazdınız bu yoğunluktan. (burada ben iptal) henüz birlikte çalışmaya başlayalı üçüncü haftamız. ve kendisinin gözlem yeteneği gerçekten şahane.